Aşık oluyoruz, evleniyoruz, bebek yapıyoruz ve özellikle bebek doğduktan sonraki 3 yılda bebek bakımının zorlukları ve ebeveynliğe geçişin yarattığı baskı yüzünden ilişkimizde sorunlar ortaya çıkıyor.
Kişiler bebek sahibi olduklarında çoğu şey değişir; günlük rutinler, kim olduğunuz, sizin için nelerin önemli olduğu, yaşamınızın anlamı... Bu dönüşüm ve değişimden çiftlerin sadece 3/1’i ilişkilerine mutlulukla devam ederler.
Çocuğunuza verebileceğiniz en güzel hediye eşinizle aranızdaki güçlü ilişki.
Mutlu çiftlerin çocukları nörolojik ve biyolojik açıdan daha iyilerdir. Yani daha sakinler, daha mutlular, stres seviyeleri daha düşük, daha çok gülümsüyor, daha çok kahkaha atıyorlar. Büyüdüklerinde de daha başarılı ve daha iyi ilişkilere sahip oluyorlar.
Bebeklerin ihtiyaçları aslında çok basit, korktuklarında onları sakinleştiren, bir ihtiyaçları olduğunda onlara karşılık veren, eğlenmek istediklerinde onlarla oynayan anne ve babaya ihtiyaçları vardır. Ama anne baba gergin veya depresyondayken bebekleriyle daha az ilgilenirler. Bebeğin ağlaması onları rahatsız eder. Gergin anne babanın bebekten beklentisi genelde beşikte sessizce durmasıdır. Bu da anne baba ve çocuğun duygusal ilişkisinde bir içe kapanıklık yaratır.
Peki sorun yaşayan çiftler ne gibi durumlarla karşılaşır?
Çiftler eleştirel ve savunmacıdır ayrıca birbirlerine saygı çerçevesi dışında tepki verirler. Eşinin bakış açısını anlamaz (anlamaya da çalışmaz) kendisinden ödün vermez. Eşlerini müttefik biri değil, düşmanı gibi görür. Dışarıda baş başa zaman geçirmezler ve cinsel yaşamları sekteye uğramıştır.
Güçlü ilişki bağını nasıl tekrar kurabiliriz ya da bağı nasıl tamir edebiliriz?
• Çiftler özellikle yorgun ve stresliyken kavga eder. Tartışmak çok normal, burada dikkat edeceğiniz şey yıkıcı değil yapıcı tartışmalar yani saygılı olmak, eleştirel değil; nazik olmak, söylenmek değil; karşınızdakinin de ne söylediğini dinlemeniz gerekmektedir. İyi yönetilen tartışmalar birbirinize daha derin bir şefkat göstermenizi sağlayabilir.
• Bir diğer önemli konu da cinsel hayat. Erkekler eşlerine yakın hissetmek için fiziksel yakınlık yaşamaya gereksinim duyarlar. Fakat kadınlar doğum sürecinde kendilerini hiç de çekici bulmazlar ve kadın anne olduktan sonra cinsel istediğinde azalma olur. Ama bu geçiş döneminde eşlerin konuşması, birbirlerini anlaması çok önemli. Cinsel yakınlık, duygusal yakınlıktan doğar. Eşler mutlu ve takdir edilmiş hissettiklerinde tutku da kendiliğinden gelir.
• İlişkinizde bir problem çıktı ya da eşinize bir şikayetiniz var ise bunu herhangi bir zamanda değil de haftanın belli bir gününü kararlaştırıp konuşabilirsiniz. Problemleri uzun bir liste halinde değil, bir konu belirleyip onun üzerinde konuşursanız bu yöntem işinize yarayacaktır.
• Sorunlarınızı yemek masasında konuşmayın.Yemek sırasındaki konuşmalar hazımsızlığa yol açar. Bu da çocuklarımızın daha sonra yeme bozuklukları çekmesine neden olabilir.
• Problemleri konuşmaya başlayacakken yumuşak bir girizgah yapın. Bu problemin size ne hissettirdiğini anlatın, neye ihtiyaç duyduğunuzu açıklayın. ‘Sen asla….’ ‘Sen her zaman…..’ gibi söz öbekleri kullanmayın. Tartışmalarda kibarlığınızı daima koruyun. Böylece birbirinizin kalbini kırmayacak ve tartışmadan sonra pişmanlık yaşamayacaksınız.
• Pasif tartışma modeli vardır. Eşinizin söylediklerinden hoşlanmadığınızda arada bir duvar varmış gibi davranır ve ne söylerse söylesin cevap vermez. Duvar çekenlerin %85’inin erkekler olduğu sonucuna varılmıştır. Kişi eşiyle arasında duvar varmış gibi davranır fakat nabız atışına bakıldığında 100’den fazla olduğu görülmüştür. Bu yöntem eşinizi öfkelendirir ve sizin de işinize yaramaz. Bunun yerine tartışma esnasında mola verebilir, kendinizi sakinleştirdikten sonra konuşmaya devam edebilirsiniz.
Umarım verdiğim tavsiyeler işine yarayacaktır. Bu ve buna benzer sorunlar yaşıyorsan ben veya takım arkadaşlarımdan yardım alabilirsin.
Psikolog Ezgi Yalım
