TÜMÜ
KORONA VİRÜS
DEPRESYON
ANKSİYETE
FİLM-DİZİ ANALİZİ

Mükemmel Olmayın, Yeterince İyi Ebeveyn Olun

PsignL Online Psikolog
· 13 Kasım, 2020 · 4 dakikada oku

 

Bir çocuğun bakımını üstlenen, beslenme, barınma gibi gerekli ihtiyaçlarını karşılayan kişilere ebeveyn diyoruz. Her ebeveyn zaman zaman çocuğu için mükemmel bir ebeveyn olamama konusunda endişe duyar ve kendini yetersiz hisseder.

 

Ancak mükemmel ve harika bir ebeveynlik, gerçekten en sağlıklı olan ebeveynlik biçimi midir?

 

Özellikle çocuk psikolojisi alanında çalışmalarıyla bilinen İngiliz psikanalist Donald Winnicott, “yeterince iyi ebeveynlik” teorisinde, mükemmel bir ebeveyn olmanın imkânsız olduğuna vurgu yaparken, çocuğu için gerekli ruhsal ve fiziksel bakımı sağlayan, mutlu ve sağlıklı çocuklar yetiştirebilmek için “yeterince iyi” olmanın en faydalı olduğunu savunmuştur.

 

Yeterince iyi ebeveyn, hiç hata yapmayan ebeveyn değil, hatalarına yapıcı çözümlerle yaklaşan ve telafi edebilen kişilerdir. Hiç hata yapmama ve mükemmel olma kavramı her ne kadar imkânsız olsa da aynı zamanda oldukça kısıtlayıcı bir yaklaşımdır.  Çocuklar, anneleri ve babalarının tutum ve davranışlarını örnek alırlar.

 

Mükemmel bir ebeveyn, çocuk için mükemmel olmak zorunda algısı yaratmaktadır ve bu, çocuk üzerinde büyük bir baskı oluşturur. Bunun yerine, hata yapmaktan korkmayan, çünkü hatalarını telafi edebilen ve/veya ders alabilen çocuk, en sağlıklı olandır. Bu nedenle öncelikle sizin anne baba olarak, yeterince iyi olduğunuza ve mükemmel olmak zorunda olmadığınıza inanmanız gereklidir. Daha sonra da çocuğunuzu olduğu gibi kabul edebilmesiniz. O da aynı sizin gibi, mükemmel olmak yerine, yeterince iyi olmalıdır.

 

Ebeveynler her zaman çocukları için en iyi olanı isterler ve başarılı olmalarını umarlar. Bu durum çocuğun kendi ilgi ve yeteneklerine uygun olmayan, özünden farklı bir kişiye dönüştürme çabasıyla sonuçlanır. Hatta bazen, ebeveynler kendi yapamadıklarını yapabilmesi için çocuğa imkân sağlayıp, kendi hayallerini çocuk üzerinden gerçekleştirme arzusu duyarlar. Böyle bir durum, hem çocuk için hem de ebeveyn için mutsuzluk ve yetersizlik hissine yol açar.  Çocuğunuzu olduğu gibi kabullenmek ve onun sizden farklı bir insan olduğunu, sizin bir devamınız olmadığını kabul etmek bu anlamda en temel unsurdur.

 

Ebeveynler çocuklarını tüm kötülüklerden ve olumsuz duygulardan korumak ister. Çocuğunuzun olumsuz duygularının tamamen normal olduğunu anlarsanız, onun kendini ifade etmesine de izin verirsiniz.

 

İlişkideki yetişkinin, anne baba olarak, siz olduğunu unutmamalısınız. Çocuk ağladığında veya öfkelendiğinde, bu duyguların da yaşanması gerektiğini unutmayın. Çocuğun bu yıkıcı duyguları karşısında sakin ve güçlü kalmak, yıkılmamak önemli. Siz yetişkin olarak çocuğun bu yıkıcılığı karşısında güçlü kaldığınızda ve mantıklı şekilde yaklaştığınızda, o da bu yıkıcılığın zararlı olmadığını ve bu duyguların ifadesinin gerekli olduğunu anlayacaktır. Böylece çocuk da bu duygularla karşılaştığında, sizin yaklaşımınızdaki gibi güçlü kalacaktır.

 

Çocuğu tüm kötülüklerden koruma isteği, doğru sonuçlar yaratmaz. Kötülükle karşılaşmayan çocuğun, olumsuza olan bağışıklığı düşük olacaktır. Bu da çocukların ilerde karşılaşacakları olumsuzluklarda anksiyete, depresyon, doyumsuzluk ve mutsuzluk gibi sorunlar yaşamalarına neden olabilmektedir.

 

Çocukların her daim yanında olan, onlara sürekli eşlik eden, yalnız bırakmayan ebeveyn, çocuğunun tek başına kalabilme kapasitesinin gelişmesini engelleyip, ona fazlasıyla zarar verebilmektedir.

 

Çocukla kaliteli vakit geçirmek, yanında olduğunu hissettirmek ve desteklemek gereklidir. Ancak, çocuğu hayatının merkezine koyan ve kendi hayatını ikinci plana atan ebeveynler, çocuklarını kendilerine bağımlı hale getirmektedir. Bu çocuklar, dış dünyada kurduğu ilişkilerde de aynı ebeveynlerinin yaptığı gibi herkesten öncelik beklemekte ve yalnız kalmak istememektedir. Bu da bağımlı ilişki modelinin temellerini oluşturmaktadır.

 

Çocuklarının tüm taleplerini anında karşılayan ve hayır demeyen ebeveynler, çocuk için ciddi sınır problemleri yaratmaktadır. Hayıra tahammülü olmayan çocuklar, gerek akranlarıyla, gerek okulda öğretmenleriyle, gerekse yetişkinlik hayatında kurduğu tüm ilişkilerde sorun yaşayabilmektedir. Anne babadan gördüğü gibi herkesten de taleplerinin anında karşılamasını beklemektedir. Anne babanın öz güvenli çocuk yetiştirmek adına yaptığı bu çocuğu sınırlandırmama girişimi, sınır tanımama durumuna sebep olmakta ve belki de benmerkezci ve narsistik bireyler olmalarına yol açabilmektedir.

 

“Arkadaş gibi ebeveynlik” kavramı, özellikle 2000’li yıllardan sonra oldukça popülerleşmiştir. Çocukla arkadaş olma, nesil farkını ortadan kaldırmaktadır. Ancak çocuğun güvenebileceği, destek alabileceği bir yetişkine ihtiyacı vardır.

 

Unutmayın ki çocuk arkadaş edinebilir, ancak ebeveyn edinemez. Çocuğun arkadaşı gibi olacağım derken, ebeveynlik çizgisinden çıkmak, faydadan çok zarara yol açar.

 

Mükemmel ebeveyn olma arzusu, ebeveynlerin kendilerini hayatlarındaki diğer alanlarda yetersiz hissetmeleri ve bunu çocukları üzerinden kapatmaya çalışmalarından kaynaklanabilmektedir.

 

Winnicott’un deyişiyle “yeterince” iyi olmak, çocuklar için en iyisidir. Bu durum eğer sizin için yeterli değilse, burada çocuğunuzun değil, sizin buna ihtiyacınız var demektir.

 

 

Klinik Psikolog Gülbin İŞSEVER



 

PsignL Online Psikolog

İlk seansınıza başlamak ister misiniz?

Anlatmak istediğin zaman