TÜMÜ
KORONA VİRÜS
DEPRESYON
ANKSİYETE
FİLM-DİZİ ANALİZİ

Sağır Psikolojisi

Davut Çiftçi
· 9 Şubat, 2021 · 4 dakikalık okuma

Konuşan/işiten toplum ile sağır toplumu arasında hem psikolojik hem de sosyal açıdan gözle görülür derecede farklılıklar vardır. Tabi bunu görebilmek için her iki toplumun da içerisinde olmak gerekir. İki toplum arasında olan bu farklılıklar, hayatımızı gökkuşağı misali renkli bir dünya görünümüne büründürmektedir.

Peki, bu kadar farklı renklere sahip dünyamız varken neden bazı toplumlar, belli bir kişi veya kişiler tarafından hor görülmekte, aşağılanmakta, dışlanmaktadır?

Bu konuda birçok araştırma yapılmaya çalışılsa da sorunun net bir cevabını vermek mümkün değildir. Amaç bu sorunun cevabını bulmaya yönelik olmadığından sorun üzerinde durmak zaman kaybına neden olacaktır.

Genel anlamda, bu blog yazısının amacı sağır toplumunun sorunlarına, işiten/konuşan toplum tarafından her bireyin temel hakkı olan sosyal ve eğitim hakkının engellenmeye çalışılmasından veya yaşamsal haklarının önemsenmemesinden ötürü ortaya çıkan psikolojik sorunlara değinmektir. Amaç çözüm üretmek değil, sorunları dile getirip farkındalığı arttırmaktır.

İhtiyaçların Karşılanamaması

Sağır aileler çocuklarının birçok ihtiyacını giderebilme konusunda yetersiz kalır. Ağlayan bebeklerinin sesini duymamaları bebeğin yeterli derecede duygusal beslenememesine ve sağlıksız bağlanmaya neden olur. Bakım veren tarafından ilgi görmeyen ve yetersiz beslenen bebek, bakım verene karşı kaygılı bağlanma gerçekleştirecektir. Yetişkinlik dönemlerinde partnerinin duygularından emin olmadıklarından ikili ilişkilerde güvensiz hissedebilirler.

Akran zorbalığı

Aynı tür eğitim kurumunda öğrenim gören/görmeyen sağır bireyler, konuşan/işiten bireylerden daha fazla akran zorbalığı yaşamaktadır. Bunun sebebi, yaşadıkları çevredeki işiten/konuşan akranları tarafından eksikliklerinin veya bir sorunlarının olduğu bakış açısına göre değerlendirilmesinden ve iletişim güçlükleri nedeniyle mağdur olmalarından kaynaklanır. Ortak iletişim aracının olmaması durumunda, birey kendisini ifade edemeyecek ve bu durum öfke patlamalarına, kendini yetersiz hissetmeye, özgüven eksikliğine neden olacaktır. İşaret Dili ile psikolojik destek alamamalarından, kendilerini ifade edememelerinden dolayı bu ve buna benzer sorunların üstesinden gelinmesi sağır bireyler için daha uzun sürmekte veya hayatı boyunca bu olumsuzlukları yaşamaktadırlar.

Sevinç, mutluluk, öfke, sinir, kızgınlık vb. duyguların görünürlüğü, sağır bireylerde daha belirgin olarak gözlemlenmektedir. Bu demek değildir ki sağır toplumunda öfke, sinir, kızgınlık daha yaygındır. Sağırlar, duygularını beden diliyle ifade ettikleri için, duyguların görünürlüğü dış çevreden kolay anlaşılabilmekte ve işiten/konuşan bireylerin gözünde aşırı bir duygu seli yaşadığı düşünülebilmektedir.

Duygusal Yoksunluk

Coda ne demektir? Children of Deaf Adults kısaltmasıdır ve sağır anne-babanın işiten çocuğu demektir. İletişimsel alışveriş, duyguları öğrenmede ve anlamda önemli bir faktördür. Duygularını düzenli paylaşmayan sağır ve coda çocuklu ebeveynlerin duyguları, duygularını düzenli olarak paylaşan konuşan/işiten ebeveynlerin duygularına göre daha karmaşık bir haldedir. Bu durumun nedeni ebeveyn ve çocuklar arasındaki iletişimin yöntemi (sözlü, işaret vb.) değil, benzer bir iletişim modelinin olup olmamasıdır. Bundan kaynaklı olarak sağır çocuklar, olumsuz duygularını açık bir şekilde ifade edemeyebilir ve ifade edemeyişlerinin sonucunda duygularını kontrol edebilme stratejileri geliştiremeyebilirler.

Psikoloji Bilimine Dair Bakış Açısı

Doğru diye öğrendiğimiz ama yanlış olan bilgiler ve inanışlar uzun süre boyunca değiştirilmediğinde onları hayatımızın bir parçası olarak kabul ederiz ve değiştirmek istemeyiz, değiştirmek isteyenlere de izin vermeyiz. Yani onu bir “tabu” haline getiririz. Bu tabuların kökleri sağır kültürünün derinliklerine kök salmış ve değiştirilmesi yoğun çabalar gerektirmektedir.

Psikoloji bilimine bakış açısı hem konuşan/işiten toplum açısından hem de sağır toplumu açısından benzerlik göstermektedir. Her toplumda, “Ben deli miyim ki psikoloğa gideyim?” düşüncesine sahip olan ve psikoloğa gitmemeyi tercih edenler vardır. Ama sağır toplumda psikoloğa gitmemeyi tercih edenlerin oranı daha fazladır.

Bunun birçok nedenini sıralayabiliriz. İşaret Dili destekli eğitimin yeterli olmamasından ötürü kitap, dergi, gazete gibi araçlardan bilgi edinebilecekleri kadar Türkçe okuma bilgisine sahip olmamaları, benzer iletişim modelinin olmaması, kültür farklılığı vb. Bunlardan daha önemli bir neden vardır; O da psikoloji ve psikoloğa dair doğru bilinen yanlışları, asıl gerçekliğiyle sağır bireylere aktaracak, sağır toplumuna destek verecek İşaret Dili bilen psikologların olmaması... İçsel dünyalarında yaşadıkları kendince sorun olarak gördükleri konuları belli bir düzen çerçevesinde anlatmak yerine olay, yer, zaman kavramı karmaşık bir halde ve birden anlatabilme eğilimindedirler. Bu çıkarım herhangi bir araştırma sonucunda elde edilmiş bir veri değil. Birden fazla sağır bireyin gözlemlenmesine dayanır.

Mükemmeliyetçilik

İşiten/konuşan kültürle sağır kültürü arasında kalan, çoğunluğun bildiği bir dili belli bir yaştan sonra öğrenmeye başlayan bireyler daha mükemmeliyetçidirler. Ama bu mükemmeliyetçilik daha çok sosyal becerilerde görülür. Ana dili İşaret Dili olan sağır bireyler, dil edinme yaşından çok sonraları (orta okul, daha çok lise dönemleri) Türkçe yazı dilini öğrenmeye başlamaktadırlar. Bu geç öğrenmeden dolayı ya dili çok iyi öğrenme gayretine girişmekteler ya da öğrenmeyi reddetmektedirler. Dil öğrenme gayretlerinde herhangi bir engel ile karşılaştıklarında motivasyonları aniden düşmekte ve kendilerinde bir sorunun olduğu düşüncesine kapılmaktadırlar.

Ne yapılmalıdır?

Sağır toplumunu, sosyal hayata kazandırma çalışmaları yapılmadan önce farklı özellik ve ritüellere sahip oldukları varoluşsal olarak kabul edilmelidir. Sağır psikolojisini anlayabilmenin ilk adımı varoluşsal kabul ve ardından sağır toplumunda aktif olarak bulunan sosyolog ve psikologlardan destek alınarak temel sorunlarını tespit edecek çalışmalar yapılması ve sorunlara çözümler getirilmesi gerekir.

Sağırlık, bir engel değil, var olmanın bir başka yoludur.

 

 

Psikolog Davut Çiftçi


 

Davut Çiftçi

İlk seansınıza başlamak ister misiniz?

Anlatmak istediğin zaman